Turizm her sektörün ilacı. Dış ticaret gelirimizin yaklaşık % 20’si turizmden sağlanıyor ama bir o kadar da kırılgan sektör turizm. Doğal afetten, güvenliğe, politik konulardan iklime her olumsuz durumda ilk etkilenen turizm oluyor. Kriz dönemlerinde ilk akla gelen ayakta kalmak için alınacak tasarruf tedbirleri ve önlemler listesi, peki sizce krizden yara almadan çıkan tesisler böyle mi yaptı?

Neyin beklediğine değil, neyi daha iyi sunacaklarına odaklandılar

Belki tesisini ayakta tutmak isteyenler bu yolu izlemeyi tercih etti. Ancak büyük sıçrayışı yapanlar ilk düşünüleni düşünmediler ve krizle kapılarını çalan fırsatı doğru yönettiler. Onları neyin beklediğini değil, neyi daha iyi sunacaklarına odaklandılar, değişen piyasa koşullarını, misafir ihtiyaçları, misafir profilini deneyimli işletmeci ve yöneticiler iyi analiz etti ve daha iyinin farklı bir yol sunarak nasıl yapılabileceğine.

“Turizmde kriz, ülkede kriz” başlığıyla her gün bir manşetle karşılaşıyoruz.

Kan kaybedenlerinden, geçici süreyle kapanan otellere ve ne yazık ki iflas bayrağı çekenlere kadar geçtiğimiz dönemlerde tatsız durumlara şahit olduk. Ancak biz bu tür durumlar yaşayan veya önlemler alıp, hizmet ve ürünlerinden ödün vermek durumunda kalanlardan değil, şartlar ne olursa olsun risk alıp, her daim misafir memnuniyeti için ilk gün ki heyecanla yola devam edenlerden ilham almak istiyoruz. Her krizin işletmelerin çöküşü olmadığı gerçeğiyle sakin kalan yöneticiler, tesislerin içinde bulunduğu durumlardan daha hızlı çıkabilmeleri için aidiyet duygusu güçlü bir ekip ile işe koyuluyor, yabancı potansiyeli azaldığında yerli turiste fark yaratacak hizmet vererek güven duygusu aşılıyor. Rüzgarı tersine çevirmeyi de başarıyorlar. Elbette her neden turizmde kriz yaratabildiği gibi, bunların da dönemsel olduğu bilincinde hareket ediyorlar.

Krizlerden güçlenerek çıkmak müthiş bir ticari yetenektir

Büyük hayallerle büyük yatırımlar yaptığınız işletmenizin imajını kaybetmeden markanızı parlatacak girişimlerde bulunduysanız işte size kriz fırsatı. Çevrenizdekilerin aklına ilk gelen önlemler, kaliteyi düşürmek, tasarruf tedbirleri, ürün ve hizmetlerden kısmak kısacası bir şeylerden feda etmek akıllarına ilk gelen olacak. Siz tam tersini yaptığınızda müşteri kaybı olmayacağı gibi onların kayıplarını da kolayca kendinize çekmiş olacaksınız. Misafirler hizmet kalitenizi düşürdüğünüzü anında fark eder, öneri ya da şikayetlerle sizi uyarır ancak sabit bir fikirle bu şikayetleri göz ardı ederseniz sadık müşterilerinizi geri döndürmek daha zor olabilir. Değişen piyasa koşullarını iyi gözlemleyip kaybı kazanca dönüştürme riskini alan işletmeler uzun vadede kazançlı çıkıyor.

Havlu atmak ya da sonu her ne olursa olsun yeniden kalkmak

Birçok sebepten geçtiğimiz yıllarda fazlasıyla yaşadığımız kriz ortamı aslında her işletme için ne büyük bir fırsattı. Krizi fırsata çevirecekken “kriz var iş yapamıyoruz” diyerek durumu benimseyip daha büyük bir kasırganın gelmemesi niyetiyle tedbirler alınıyor, sağlıklı bir ticari ortama geri dönüldüğünde ise geriye kalitesinden ödün vermiş, değerini kaybetmiş hayalet işletmeler kalıyor. Onlarca başarı hikayesinin temelinde okuduğumuz “her şeyini kaybetmişti, tek kuruşu yoktu ve sonra …” ile anlatılan hayatlar size nasıl bir mesaj veriyor? Şimdi durup size, sizin veya işletmenizin ömründe gelinen en kötü anı hatırlatmak isterim. O en çıkmaz yolda karşınızda iki seçenek vardı, havlu atmak ya da sonu her ne olursa olsun yeniden kalkmak. Siz o gün hangisini seçtiniz ve hayatınızda neler değişti?

Misafiri elde tutmak yenilerini kazanmaktan daha kolay ve daha az maliyetli

Turizmde kriz döneminin çok yakında tamamen biteceğine ülkece inanıyoruz ve o gün geldiğinde karşımızda değişen piyasa koşullarına ayak uydurabilmiş ve kalitesini en üst noktalara taşıma riskini göze almış güzel tesisler kalacak. Turist sayısında ki düşüşü farklı pazarlara yönelmek ve konaklama dışında ki hizmetlerle sağlamak işletmeleri ayakta tuttu. Krizler turizmin her döneminde olduğu gibi, gelecek dönemlerde de farklı sebepler ile tesislerin karşısına çıkabilir. Tasarruf ve önlem zihniyeti, beraberinde ürün ve hizmet kalitesinde ciddi düşüşlere, geri getirilmesi zor misafir kayıplarına yol açıyor. Bilindiği gibi misafiri elde tutmak yenilerini kazanmaktan daha kolay ve daha az maliyetli. Turizm kötü dönemler yaşarken sizce de aslında bu bir fırsat değil mi?